Smyrmaios Kolpos olarak da adlandırılan Hermios (İzmir) Körfezi'nin kuzeydoğu ucunda yer almaktadır. Bu noktada kuruluşu MÖ 3. Binyıl'a uzanan Smyrna (Bayraklı Höyüğü) yer almaktadır. Bu dönemden günümüze ulaşabilmiş en önemli kalıntılar MÖ 7. ve 6. yy'ın ilk yarısında ait konutlar ve ilk evresi MÖ 8. yy'ın son çeyreğine tarihlenen Athena Tapınağı'na ait özgün Aiol mimarisi yapı elemanlarıdır.
Bayraklı'da yer alan höyük, Smyrna'nın ilk kurulduğu yerdir. Bayraklı Höyüğü (MÖ 3bin-300) kayalık bir tepe üzerindeki yerleşme tabakalarından oluşur. Burada ele geçen en erken buluntular MÖ 3. bine ait seramik parçalarıdır. İlk yerleşme Eski Tunç Çağı'na aittir. Tunç Çağları'ndaki yerleşmeler höyüğün küçük bir bölümünü kaplıyorken Hellen çağlarında yerleşim bugün modern duvarlarla çevrili sit alanının çok daha dışına taşmaktadır.
Smyrna kenti höyük üzerinde MÖ 11. yy'da bir Aiol kenti olarak kurulmuş ve MÖ1 000-300 arasındaki 700 yıllık süreç içerisinde gelişmiştir. MÖ 11. ve 9. yy. arasında tek odadan oluşan bahçe içinde evlerle Smyrna köy düzeninde bir yerleşmedir. MÖ 9. ve 8. yy'dan itibaren bir kent devleti kimşiğini taşıyan Eski İzmir'i Basileus adı verilen bir bey idare etmektedydi. Homeros'un İlias'ta bahsettiği gibi burada da halkın başta gelen geçim kaynağı tarımdı.
Smyrna özellikle MÖ 750-550 tarihleri arasında mimarlık alanında büyük atılım gerçekleşir. Aiol düzenindeki sütun başlıkları ile Anadolu'nun en eski Athena Tapınağı burada inşa edilmiştir. Athena Tapınağı (MÖ 725-546) Aiol düzeninde 6x10 sütunlu bir peripterostur. MÖ 546'daki Pers saldırısı ile tapınak işlevini yitirir. Bu tarihten sonra kullanılmamıştır. Athena Tapınağı'nıın güneydoğu köşesinde bir tapınak yapısının temeli daha vardır.
MÖ 650-546 tarihlerinde Aiolis Bölgesi'nin önemli bir yerleşmesi olan Smyrna bu süreçte görkemli taş surlar ile çevrilidir. Ege'deki Aiol ve İon yerleşmeleri içerisinde mükemmel taş işçiliğiyle yapılmış en güzel ve en eski sur örneği (MÖ 7. yy ilk yarı) Smyrna Kenti'ni kuşatır.
Smyrna'nın MÖ 7. yy sonundan itibaren MÖ 4. yy da dahil olmak üzere kulanılan bu ana caddesi ve bu caddeye dik olarak ulaşan birbirlerine paralel sokakları vardır. Eski Smyrnalı mimarlar Batı Dünyası'nın ilk ve en eski geometrik dokulu, ızgara biçimli kent planını burada geliştirmişlerdir.
Bu bağlamda Smyrna, gün ışığına çıkarılan surları, çok odalı banyolu evleri, kutsal yapıları, anıtsal çeşmesi gibi önemli kalıntıları ve geometrik dokulu kent planı ile Batı Anadolu'nun Arkaik Dönem arkeolojisi için ideal bir kent örneğidir.
Erken dönem Aiol yerleşmesinden kıs abir süre sonra İonlar tarafından ele geçirilmiş ve MÖ 7. yy'ın başlarında Panionion'a 13. kent olarak katılmıştır.
MÖ 600 yıllarında Lydia kralı Alyattes, devamında MÖ545'lerde Perslerin eline geçen kent MÖ 334 yılına dek PErs tiranları tarafından yönetilmiştir. Limanlarının Meles Çayı'nın taşıdığı alüvyonlar tarafından dolmasıyla önemini giderek yitiren Palaia Smyrna (Eski İzmir), Büyük İskender'in isteği üzerine Antigonos ve Lysimakhos tarafından Pagos (Kadifekale) Dağı'nın eteklerindeki bugünkü yerine taşınmıştır.
Büyük İskender'in rüyası ve Smyrna'nın Kadifekale eteklerine taşınması
Yeni Smyrna'nın ilk inşa evresine ilişkin olarak Smyrna'nın akropolis olan Kadifekale'deki Hellenistik surlar dikkat çekmektedir. Hellenistik Dönemde yaygın bir uygulama kraliyer ailesi üyelerinin adlarının kentlere verilmesiydi. Bu çerçevede Batı Anadolu'ya kıs abir süre için egemen olan Lysimakhos'un da yüzlerce yıldır isimleri bilinen kentlerin isimleri değiştirilmiş, Ephesos'un adı Lysimakhos'un eşinin adı olan Arsinoeia, Smyrna 'nın adı ise kızının adı olan Eurydikeia olmuştur.
Hellenistik ve Roma dönemi Smyrna'nın günümüzde Kadifekale olarak bilinen ve antik kaynaklarda Pagos olarka adlandırılan akropolisi. Smyrna Akropol tepesi, konumu gereği deniz tarafından tüm İzmir Körfezi'ni kara tarafında ise Yeşildere Vadisi ile Bornova OVası'nı denetim altında tutabilecek bir bakış açışına sahiptir.
MÖ 4. yy sonu 3. yy başında inşa edilen ve Kadifekale'deki tepeyi çevreleyen sur alanı bir yandan kentin savunma sisteminin merkezi diğer yandan da kentin en kutsal alanıydı. Benzeri tüm kentlerde olduğu gibi kentin tanrı veya tanrıçası için en uygun noktaydı. Yapılan kazı ve araştırmalarda Athena kültüne ve tapınağınailişkin bilgilere ulaşılmış değildir. Bununla birlikte akropol tepelerinde kentin tanrı veya tanrıçası dışındaki diğer tanrı veya tanrıçalara ait tapınakların, sunakların veya tapınma nokta ve alanlarının olduğu bilinmektedir. Nitekim kazı çalışmaları sırasında ele geçirilen ve üzerinde "Artemis için" yazısı bulunan bir kase ağzından Artemis kültünün tepe üzerindeki varlığına işaret etmiştir.
Bugünkü veriler çerçevesinde Smyra kent planını bir bütün olarak algılamanın pek mümkün olmadığı görülmekle birlikte kent merkezini oluşturan agoranın konumu ve agora ile çeresi üzerinde yüzyıllardır yerleşilmesi ile oluşan sokak dokuları antik kentin en azından merkezi için bir ızgara plan uygulamasından söz etmek mümkün görünmektedir. Smyrna'nın kuruluş aşaması ile birlikte ilk planlanan kamusal alanlardan birinin Smyrna Agorası olduğu sürdürülen kazı çalışmaları ile anlaşılmıştır.
Smyrna Agorası antik kentin merkezinde bu bölgedeki ızgara kent planına uygun olarak dökdörtgen bir alanı kapsamaktadır. Agora'nın avlu alanı veya meydanı dört kenardan portikolor ile çevrili idi. Agora avlusunda önemli kişiler, günler ve anlaşmalar için dikilmiş bamaklı anıtlar, heykeller, dini törenlerde sunu yapılan birden çok tanrıya ait altarlar (sunaklar), mermerden yapılmış oturma yerleri olan Exedralar, kentin saygı gösterdiği bir tanrının tapınak ve sabit sunağı yer alırdı.
Liman kentlerinde genellikle iki agoranın olduğu bilinmektedir. Smyrna'da ikinci agoranın yer bilinmemekle birlikte limana yakın bir noktada bulunması ve ticari fonksiyonları ile ön planda bulunmalıydı. Mevcut agora ise, antik Smyrna'nın idari, siyasi, adli ve ticari merkezi durumundaydı. Bu özellikleri ile devlet agorası olarak da tanımlamak mümkündür.
Mevcut kalıntılar ve yapılan sondajlar, agoranın kentin kuruluş efsanesine uygun olarak Büyük İskender'den hemen sonra MÖ 4. yy.'ın sonu - 3.yy'ın başlarında yeni kentin ilk imar projelerinden biri olarak inşa edildiğini göstermiştir. Hellenistik dönemden itibaren agoradaki yapılar zamanla yenilenmiş, değişikliklere uğramış, eklentiler yapılmış MS 2. yy'ın sonu - 3. yy. başında bugünkü halini almış ve en erken MS 7. yy'a kadar genel karakterini korumuştur.
Avlu alanınn kuzeyinde yer almaktadır. Uzun dikdörtgen bir plana sahip olan Bazilika yaklaşık 161x30 m ölçülerindedir. Bodrum katı ile birlikte üç katlıdır, dördüncü kat seviyesinde bir ışıklandırma katı olmalıdır. Bodrum katı dört galerili olan yapının zemin ve üst katı ise geniş bir orta galeri ve iki dar yan galeriden ibarettir. iki cepheli olan yapının avluya bakan güney cephesinin merkezinde zemin kata girişi sağlayan anıtsal bir kapı yer almaktaydı.
Graffitolar, Smyrna Agora Bazilikası'nın bodrum katındaki güneyde yer alan iki galerinin bölme duvarlarında ve bu iki galerinin taşıyıcı sistemini oluşturan kemerlerin ayakları üzerindeki sıvalar üzerine yazılmışlardır.
Resimler arasında ilk sırada boya ile çok detaylı olara k büyük boyutta yapılmış ticari ve savaş gemileri yer alır. İkinci sırada, kabaca tasvir edilmiş olan erkek ve kadın cinsel organları gelmektedir. Bunları ise silahlarını kuşanmış bazen tek başına bazen ise mücadele içinde tasvir edilmiş gladyatörler takip eder.
Kazınma yöntemi ile yapılmış resimler arasında balık, kuş gibi hayvan ve çeşitli insan tasvirleri, mimari tasvirler, çeşitli geometrik şekiller, lahrys (çift başlı balta) gibi kutsal objeler yer almaktadır. Yazılar ise bazen tek bir kelime ya da bir iki harften oluşurken kimi zaman 6-7satırlık bir metin halindedir.
Agora avlu alanının batı kenarını sınırlandırmaktadır. Mevcut yapı, üç galerili olup, bodrum üeirne iki katlıdır. Portikonun zemin katının sonradan ayağa kaldırılmış ön sütun sırasının bir kısmı ile güneyde Faustine Kapısı olarak adlandırılan kemerli kapının bir bölümü bugün görülebilmektedir. Avlu seviyesi ile birlikte zemin ve üst katta posamentler üzerinde yükselen korinth başlıklı sütunlardan oluşan iki katlı cepheye sahiptir. Alt katın sütun açıklıklarının kerlerle geçildiği kabul eidlmektedir.
Batı Portiko'nun batı, Smyrna Kent Meclisi'nin (Bouleuterion) güney bitişiğinde yer almaktadır. Bouleuterion ile aynı proje çerçevesinde tasarlanıp inşa edildikleri öngörrülmektedir. 61x30 m yaklaşık boyutlarındadır ve Batı Portiko'ya yaklaşık 4.05 m genişliğinde beş kapı ile açılmaktadır.
Mozaikli Yapı'nın MS 2. yy'ın sonunda olasılıkla 178 yılındaki büyük dpremden sonra inşa edildiği düşünülmektedir. Ancak taban mozağinden yola çıkarak 4. yy'da esaslı bir onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Yapının en dikkat çekici özelliği tümüyle mozaik döşeli tabanıdır.
Agora Bazilikası
Smyrna Agorasındaki Duvar yazıları (graffittolar)
Batı Portiko
Mozaikli Yapı
Pagos (Kadifekale) tepesinin kuzey yönelimli yamacında inşa edilmiş olan tiyatro İzmir Körfezini ve Smyrna'yı görsel açıdan mükemmel denebilecek bir açı ile izleyecek bir konuma sahiptir. Tiyatronun ilk kez ne zaman inşa edildiği belinmemektedir. Ancak en azından Vitruvius tarafından konu edildiğine göre MÖ 1. yy'da inşa edilmiş durumdaydı. Tiyatro, Roma imparatorluk döneminde olasılıkla bir deprem sonrasında İmparator Claudius zamanında onarılmış, son halini MÖ 178 yılındaki depremden sonra yapılan onarım ve kelentilerle aldığı düşünülmektedir.
Tiyatro