Erken Neolitik Dönem: 8800–6000 BC
Sesklo’da ilk yerleşim izleri görülmeye başlanmıştır. Yerleşimlerin büyüklüğü ve yayılımı hakkında kesin bir bilgi olmasa da, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin başladığı bilinmektedir.
Orta Neolitik Dönem: 6000–5000 BC
Bu dönemde yerleşim alanı genişlemiş, Kastraki Tepesi (Sesklo A), ova (Sesklo B) ve çevre alanları kapsayan büyük bir yerleşim haline gelmiştir. Bu dönemde seramik üretimi, tarım ve hayvancılık gelişmiştir.
Geç Neolitik Dönem: 5000–4500 BC
Bu dönemde Sesklo’da yerleşim yoğunluğu devam etmiş, kültürel ve teknolojik gelişmeler yaşanmıştır. Büyük bir yangın nedeniyle yerleşim büyük ölçüde tahrip olmuştur.
4000–3500 BC MEGARON
Yangın sonrası yaklaşık 500 yıl boyunca tepe üzerindeki yerleşim yeniden iskan edilmiştir. Bu dönemde merkezi bir "megaron" inşa edilmiş ve yerleşim yeniden organize edilmiştir.
Sesklo
Yunanistan’daki bu döneme dair bilgimizin en önemli yerleşimidir.
Yerleşik yaşam, tarım ve hayvancılık gibi Neolitik üçlemesini açıkça göstermektedir.
İlk yerleşimin (Sesklo A) büyüklüğünü belirlemek, sonraki yerleşimler nedeniyle mümkün değildir. Ancak, tepenin kuzeydoğu sınırının 125 metre ötesinde bulunan bu döneme ait izler (Sesklo C), oldukça büyük olduğunu göstermektedir.
Yerleşimin geçici evrelerinden geriye sadece sığ dairesel çöküntüler, dikdörtgen bir binanın dar temel hendekleri ve yapı malzemesi olarak kullanılan kil parçaları kalmıştır.
Yerleşim çok az buluntu içermekteydi; obsidyen ve çakmaktaşı bıçaklar, taş ve kemik aletler ile terrakotta figürinler gibi.
M.Ö. 6. binyıla ait Erken Neolitik Dönem’e ait daha büyük yerleşimin izleri tepe üzerinde (Sesklo A), batıdaki ovada (Sesklo B) ve çevrede tespit edilmiştir.
Bu dönemin ana özelliği, yapı türleri ve yapı malzemelerinin çeşitliliğidir.
Bazı binalar taş temeller ve tuğla duvarlarla, bazıları ise ahşap ve kil ile yapılmıştır. Bazılarında ise dik duran taş levhalara dayanılmıştır.
Bu yerleşimin sakinleri, basit taş ve kemik aletler, terrakotta figürinler ve ham, tek renkli ya da boyalı süslemeli terrakotta vazolar kullanmışlardır.
Sesklo, Kastraki Tepesi’ni (Sesklo A), ova (Sesklo B) ve çevresini kapsayan yaklaşık 100.000 m²'lik bir alanı kaplayan Orta Neolitik Dönem'de zirveye ulaşmıştır.
Tepe üzerindeki yerleşimin 500–800 konutu, dar sokaklar ve meydanlar arasında sulak bir şekilde düzenlenmiş, büyük destek duvarlarıyla çevrelenmiştir.
Ovaya yayılmış konutlar ise daha büyük ve daha ayrık yapıdadır. Tüm evler taş temeller üzerine kurulmuş, kerpiç duvarlar, ahşap direkli eğimli çatılar ve bacalar ile inşa edilmiştir.
Bu dönemin çömlekçiliği, aynı zamanda "Sesklo Kültürü" olarak da bilinir ve Orta Neolitik Dönem’in farklı aşamalarını tarihlendirmek için kullanılır. Vazolar el yapımı olup, genellikle boyalı süslemelerle dekore edilmiştir.
Geliştirilmiş pişirme teknikleriyle, beyaz bir zemin üzerine boyanmış motifler kırmızı renklidir.
Yerleşimin sakinleri, Melos Adası’ndan ithal edilen obsidyen aletler de dahil olmak üzere, öncekilere göre daha fazla sayıda ve çeşitlilikte taş aletler kullanmışlardır.
Yerleşim, M.Ö. 5. binyıl sonlarına doğru yanmış ve sadece tepe noktası 500 yıl sonra, Geç Neolitik Dönem'de yeniden iskan edilmiştir. Bu sonraki dönemde, tepenin en yüksek noktasında, yeni yerleşimin ortasında, çevresinde dairesel taş çitler sistemiyle çevrili bir "megaron" inşa edilmiştir.
Yerleşim, Erken ve Orta Tunç Çağları boyunca varlığını sürdürmüştür.
Neolitik Sesklo’da tarımın oldukça iyi organize edildiği görülmektedir. Hayvanları evcilleştirme, en iyi tohumları seçme ve sonunda tüm bu bilgileri uygulamak için en iyi yerleşim alanlarını belirleme süreci yavaş ilerleyen bir süreç gerektirmiştir.
Hem yerel gelişmeden – yani yerel hayvanlar ve yerel tohumlardan – hem de bazı hayvan ve tohumların ticaret ve denizcilik temasıyla başka yerlerden ithal edilmiş olduğundan söz edilebilir.
M.Ö. 13. binyıldan itibaren Franchthi Mağarası’ndan elde edilen Melos obsidyenine ait buluntular, deniz ticareti ve denizcilik yeteneklerini kanıtlamaktadır. Bu nedenle, Ege’nin denizcilik yeteneklerini kullanarak Levant, Kuzey Afrika ve Anadolu gibi uzak topraklarla temas kurmuş olmaları muhtemeldir.
Avebury
Neolitik yerleşimlerin etrafına kazılan hendekler, savunma amaçlı kullanılmıştır. Bu hendekler, düşman saldırılarına karşı koruma sağlamak için yerleşim alanlarının etrafında bir bariyer oluşturmuştur. Hendeklerin derinliği ve genişliği, saldırganların yerleşim yerlerine kolayca ulaşmasını zorlaştırmıştır.
Bazı hendekler, yağmur sularını toplamak ve yönetmek için kullanılmıştır. Bu hendekler, suyun belirli alanlarda birikmesini önleyerek tarım alanlarının korunmasına yardımcı olmuştur. Ayrıca, yerleşim alanlarındaki su ihtiyacını karşılamak için su depolama alanları olarak da hizmet etmiş olabilirler.
Hendekler, yerleşim yerlerinin sınırlarını belirlemek için kullanılmıştır. Bu hendekler, yerleşim alanlarının sınırlarını fiziksel olarak işaretleyerek alanın kontrolünü sağlamış ve dışarıdan gelenleri yönlendirmiştir. Bu, yerleşim yerinin büyüklüğünü ve düzenini belirlemek için önemli bir yöntem olmuştur.
Bazı hendekler, dini veya ritüel amaçlarla kullanılmış olabilir. Bu tür hendekler, belirli törenlerin veya ayinlerin gerçekleştirildiği özel alanları işaretleyebilir. Hendeklerin çevresinde bulunan arkeolojik kalıntılar, bu tür ritüel amaçlı kullanımlar hakkında ipuçları verebilir.
Hendek içinde bulunan figürinler, boyalı çanak çömlek parçaları ve bazen hendeğe gömülen bireyler bu kullanımın kanıtı olabilir.
Hendekler, tarım alanlarını ve hayvan sürülerini korumak için de kullanılmıştır. Bu hendekler, tarım alanlarının etrafına kazılarak yabani hayvanların ve diğer zararlı unsurların ekinlere zarar vermesini önlemiştir.
Ayrıca, hayvan sürülerini belirli alanlarda tutmak ve kontrol etmek amacıyla da hendekler kazılmıştır.